Ağız içi yaraları, günlük yaşamın sık karşılaşılan sorunları arasında yer alır ve birçok kişiyi etkileyebilir. Bu yaralar, ağız mukozasında meydana gelen küçük yaralanmalar, ülserler veya enfeksiyonlardan kaynaklanabilir. Ağız içi yaralarının en yaygın nedenleri arasında yetersiz beslenme, stres, bağışıklık sistemi sorunları, hormonal değişiklikler ve bazen sadece ağız içindeki dokuların sürtünmesi yer alır. Ağız yarası genellikle acı verici olabilir ve konuşma, yeme ve hatta gülme gibi günlük aktiviteleri etkileyebilir. Ağız yarası, ağız içindeki mukozal yüzeyde meydana gelen küçük, ağrılı lezyonları tanımlayan bir terimdir. Bu yaralar dil, dudak içi, yanak içi veya ağız tabanında görülebilir.

agiz-ici-yaralari-nedenleri.jpg

Ağız yaralarının birçok farklı türü vardır, ancak en yaygın olanı aftlardır. Aft genellikle stres, beslenme eksiklikleri, bağışıklık sistemi sorunları veya genetik faktörler gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Ağız yarası, ağzın içinde bademcik, damak, iç yanak, dil ve diş etlerinde ortaya çıkan, yuvarlak ya da oval şeklinde, sarı, gri ve beyaz renkli, kabarcık şeklindeki ülserlerdir. Yaralar önce küçük bir kabarcık şeklinde ortaya çıkabilir ve zamanla genişleyerek büyüyebilir. Çapları genellikle 5 milimetrenin altında ve sayısı da birden fazla olan ağız yaralarının çapı iyileşme süresi ile orantılıdır. Ağız yarası, ağzın içinde diş eti, dil, damak ve yanakların iç kısmı gibi ağız mukozasındaki yumuşak dokularda oluşan küçük lezyonlardır. Stres, beslenme yetersizliği, hormonal dengesizlik, alerji, travma, ülser ve enfeksiyon kaynaklı gelişirler. Çapı 1 santimetreden küçüklere "minor aft"', 1 santimetreden büyükler ise "major aft" olarak sınıflandırılır.

Ağız yarası denildiğinde dudak, dil ve dil altı, damak, diş etleri ve yanakların iç kısmında gelişen mukozal hasarlardan bahsedilmektedir. Sıcak madde tüketimi ya da yanlışlıkla ısırma sonrasında kendiliğinden geçen basit hasarlar olabileceği gibi uçuk şeklinde virüslere bağlı olarak ortaya çıkan ağrılı yaralar görülebilir.

Ağız içinde en sık görülen lezyonlardan bir tanesi aft ya da aftöz ülser olarak tanımlanan patolojilerdir. Üzeri genellikle beyaz, iltihaplı görünümlü ve oldukça ağrılı lezyonlardır. Özellikle gribal enfeksiyonlar sırasında sıklıkla ortaya çıkan aftlar genellikle bir kaç gün içerisinde kendiliğinden iyileşir. Sık tekrarlayan, geçmesi uzun süren aft varlığında genellikle altta yatan ve immün sistemi baskılayan hastalıklar mevcuttur. Bu gibi durumlarda bu hastalıklara yönelik olarak tıbbi tetkikler yapılmalıdır. Diş eti hastalıkları ve diş apseleri de ağız yaralarına sebep olabilir. Ağız yaralarının kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görüldüğü izlenmiştir .

Ağız Yaralarının Çeşitleri Nelerdir?

Aftlar: Ağız içinde ortaya çıkan bu yaraların dengi beyazdır. Ağız içinde ortaya çıkan yara olduğunda ilk akla gelen aftlardır.

Pamukçuklar: Mantarlara bağlı olarak oluşan pamukçuklar bir ağız yarası çeşididir.

Lökoplaki: Uygun olarak yapılmayan diş protezleri ile diş telleri, uzun süreli sigara kullanımı lökoplakiye neden olmaktadır. Ağız içindeki beyaz lekeler veya plaklar şeklindeki yaralar çok ağrılı değildir.

Uçuk: Herpes simplex virüsü tarafından oluşturulan, genellikle dudakta dudağın etrafında izlenen ağrılı, içi sıvı dolu kabarık lezyonlardır. Daha önceden vücutta bulunan ve latent kalmış Herpes simplex virüsünün özellikle gribal enfeksiyonlar sırasında, vücudun bağışıklık sistemi zayıfladığında sebep olduğu yaralardır.

Eritroplaki: Lökoplakide tarif edilen yaraların kırmızı renkli olanıdır.

Liken Planus: Özellikle dilde görülen dilden kabarık morumsu lezyonlardır.

Ağız Yaralarının Nedenleri

Ağız yaralarının yaygın nedenleri, yanağın içini yanlışlıkla ısırma gibi mukozaya zarar veren yaralanmalar, ağızda deri döküntüleri, viral, bakteriyel ve fungal enfeksiyonlar, hormonal değişiklikler, stres ve B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gibi vitamin ve mineral eksiklikleridir. Uygunsuz bir şekilde yapılan protezler ve diş telleri de ağız içinde yaralara neden olabilmektedir. Ağız yaralarına yaygın olarak neden olan hastalıklar çölyak, Behçet hastalığı, HIV ve Herpes enfeksiyonu, el, ayak ve ağız hastalığıdır.

Ağız yaraları ve ağız bakımı için Modern Klinik uzman ekibine başvurabilirsiniz.

Ağız yaraları, ağız içinde görülen küçük lezyonlardır ve çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Ağız yarasının yaygın görülen nedenleri şunlardır:

Travma ve Yaralanmalar: Sert veya keskin bir nesnenin ağız içine zarar vermesi, diş fırçalama sırasında aşırı baskı uygulanması gibi travmatik olaylar ağız içi yara oluşumuna neden olabilir.

Bağışıklık Sistemi Zayıflığı: Bağışıklık sisteminin zayıf olması, vücudun enfeksiyonlarla etkili bir şekilde başa çıkamamasına ve ağız yaralarının oluşmasına katkıda bulunabilir.

Stres ve Anksiyete: Psikolojik faktörler, özellikle yoğun stres ve anksiyete, yara oluşumunu tetikleyebilir.

Beslenme Alışkanlıkları: Bazı besinlerin aşındırıcı etkisi veya aşırı baharatlı, tuzlu, asidik gıdaların tüketimi yara oluşumunu artırabilir.

Genetik Faktörler: Ağız yaraları genetik yatkınlıkla ilişkili olabilir, aile geçmişinde bu durumu yaşayan kişilerde görülme olasılığı artabilir.

Hormonal Değişiklikler: Hormonal değişiklikler, özellikle adet döngüsü sırasında veya hamilelikte, aft oluşumunu etkileyebilir.

Sigara ve Alkol Kullanımı: Sigara ve alkol kullanımı, ağız içi dokulara zarar verebilir ve yara oluşumunu tetikleyebilir.

Ağız Yaraları Nasıl Tedavi Edilir?

Çoğu ağız yarası tuzlu su ile gargara yapılması ve bir süre sert, tuzlu, baharatlı ve ekşi yiyecek tüketimini sınırlandırılması iyileşir. Ancak ağız içindeki yaralar bir kaç haftadır devam ediyorsa uzman bir hekimin yaranın görüntüsünü inceleyerek muayene etmesi ve gerekiyorsa kültür alınarak laboratuvara gönderilip nedeninin anlaşılması gerekmektedir. Sonrasında ağız yaraları için antimikrobik ve analjezik içerikli ağız gargaraları ya da spreyler ile tedavi süreci başlatılır. Küçük çaplı ağız yaralarının iyileşmesi 1-2 hafta sürebilir ancak daha büyük yaraların iyileşme süresi ise daha uzun olacaktır.

Tedavi sürecinde yarayı tahriş edecek asit oranı yüksek içecek içilmemeli ve asitli besinler tüketilmemelidir. Bu süre içinde ağız hijyenine dikkat edilmeli, bazı diş macunlarında bulunan sodyum lauril sülfat (SLS) gibi sert kimyasallar yaralarla temas ettirilmemelidir. Bağışıklık sistemini üst düzeyde tutacak doğru ve dengeli beslenme ile aktivite de ağız yaralarının oluşmasını engelleyen etkenler arasındadır.

Ağız yarası tedavisinde kullanılan bazı yöntemler şunlardır:

Su ve Tuz Çözeltisi: Ilık su ile karıştırılmış tuz, ağız yaralarının temizlenmesine yardımcı olabilir. Bu çözelti ile gargara yapmak, yara bölgesini temizler ve iyileşme sürecini hızlandırabilir.

Ağız Gargarası: Doktor kontrolünde kullanılan antiseptik özelliklere sahip ağız gargaraları, ağız içindeki bakterilerle mücadele ederek yara iyileşmesine katkıda bulunabilir.

Ağız Yarası Jelleri: Ağız yarası jelleri, doğrudan yara bölgesine uygulanabilir. Bu jeller, ağrıyı azaltmaya ve iyileşmeyi desteklemeye yardımcı olabilir.

Vitamin ve Mineral Takviyeleri: Ağız yarasının nedeni vitamin veya mineral eksikliği ise, doktorun önerdiği takviyeleri kullanmak gerekir. Özellikle B vitaminleri, demir, çinko gibi besin öğeleri ağız sağlığını destekleyebilir.

Beslenme: Ağız yarası durumunda baharatlı, tuzlu veya asidik yiyecekleri ve içecekleri sınırlamak gerekebilir. Yumuşak ve soğuk yiyecekler tüketmek, yaranın daha az tahriş olmasına yardımcı olabilir.

İletişim Formu